3. Sınıf Kısa Hikayeler, öğrencileri için özel olarak seçilmiş eğlenceli ve öğretici. Bu hikayeler çocukların hayal gücünü geliştirirken öğrenmeyi de keyifli hale getiriyor.
3. Sınıf Kısa Hikayeler: Kayıp Defter
Bir zamanlar, Çınar İlkokulu’nun üçüncü sınıfındaki öğrenciler, okulun en renkli ve en aktif sınıfını oluşturuyordu. Sınıfın en sevimli öğrencilerinden biri de Elif’ti. Elif, her zaman her şeyi unutmayı başaran bir öğrenciydi. Bir gün, matematik dersinde, masasının altında küçük, deri ciltli bir defter buldu. Ancak defterin kimin olduğunu hatırlayamadı.
Öğle arasında, Elif defteri sınıfta kimin unuttuğunu sormaya başladı. Ancak hiç kimse ona ait olmadığını söylemedi. Defterin üzerinde herhangi bir isim de yoktu. Elif, arkadaşlarına defterin kimseye ait olup olmadığını sorduğunda, sınıfın en gizemli öğrencilerinden biri olan Can, “Belki de bu defter bize ait değildir, belki de bize bir hediye gibidir” dedi.
Elif’in merakı arttı ve diğer öğrencilerle birlikte defterin içine bakmaya karar verdiler. Defterin sayfaları eskiydi ve sararmıştı, ancak boş değildi. Sayfalarda küçük notlar ve çizimler vardı. Bu notlar ve çizimler, sınıfın her öğrencisinin katkıda bulunduğu gibi görünüyordu. Bir sayfada, sınıfın en iyi arkadaşlarından biri olan Ali’nin resmi vardı ve altında “Dünyanın en iyi futbolcusu” yazıyordu. Başka bir sayfada, Elif’in en yakın arkadaşı Ayşe’nin resmi ve yanında “En iyi kankam” yazıyordu.
Defterin her sayfasında, sınıfın bir öğrencisinin resmi ve onunla ilgili sevgi dolu bir not bulunuyordu. Elif ve arkadaşları, defterin bir tür hatıra defteri olduğunu fark ettiler. Ancak kimin hatıra defterini unuttuğunu ve nedenini hala bilmiyorlardı.
Elif ve arkadaşları, hatıra defterini sınıftaki tüm öğrencilere göstermeye karar verdiler. Defter, sınıfın birbirlerine ne kadar değer verdiğini ve arkadaşlık bağlarının ne kadar güçlü olduğunu gösteriyordu. Defteri kimin unuttuğunu belki hiçbir zaman öğrenmeyeceklerdi, ama o defterin getirdiği mutluluğu ve birlik duygusunu asla unutmayacaklardı.
Sihirli Doğum Günü
Efe, normal bir çocuk gibi görünüyordu, ama aslında özel bir yeteneğe sahipti. Onun doğum gününde, her yıl, etrafındaki dünya biraz daha farklı hale gelirdi. Etrafında olanları kontrol edebilir ve istediği gibi değiştirebilirdi. Ancak, bu gücünü herkesin bilmesini istemiyordu.
Bir sabah, Efe uyandığında, odasında garip bir ışık parlaması fark etti. Aniden, odası, rengarenk balonlar ve parlak konfetilerle dolu bir kutlama alanına dönüşmüştü. Etrafta asılı olan pırıltılı pankartlarda “Mutlu Doğum Günü Efe!” yazıyordu. Efe şaşkın ve mutlu bir şekilde etrafına bakındı, bu kutlamayı kimin yaptığını merak ediyordu.
Birden, kapı çaldı ve içeri girenler Efe’yi daha da şaşırttı. Odasına giren herkes, onun en sevdiği karakterlerden birinin kostümüne bürünmüştü. Süper kahramanlar, prensesler, uzaylılar, hatta bir ejderha bile vardı! Hepsi Efe’nin doğum gününü kutlamaya gelmişti.
Efe, bu olayın arkasında kimin olduğunu merak etti. Sonra odanın köşesinde küçük bir peri göründü. Peri, Efe’ye gülümsedi ve “Mutlu Doğum Günü, Efe!” dedi. “Ben Sihirli Doğum Günü Perisiyim. Senin özel gününü kutlamak için buradayım.”
Efe, perinin onun doğum gününü nasıl kutladığını sordu. Peri gizemli bir gülümsemeyle cevapladı: “Ben, doğum gününde dileklerini gerçeğe dönüştüren bir peri olarak buradayım. Sana hayal ettiğin her şeyi verebilirim.” Efe’nin gözleri parladı. O zaman bir dilek yapmak istediğini söyledi.
Efe, arkadaşlarıyla birlikte masalsı bir maceraya gitmek istediğini dile getirdi. Peri gülümsedi ve tüm odadaki karakterler birden canlanarak gerçeğe dönüştü. Birlikte, ejderhaların, prenseslerin ve süper kahramanların yaşadığı bir maceraya katıldılar.
Efe’nin doğum günü kutlaması sırasında gerçekleşen bu sihirli macera, Efe’nin ömrü boyunca hatırlayacağı bir anı oldu. Sihirli Doğum Günü Perisi, Efe’ye hayal ettiği her şeyi gerçekleştirebileceğini ve hayatının ne kadar özel olduğunu hatırlattı.
Kaybolan Eşya
Bir varmış, bir yokmuş… Küçük Elif, oyun odasında oyuncaklar arasında dolanıyordu. Masal kitaplarını toplarken annesinin sesiyle irkildi. “Elif, okula geç kalmak üzereyiz, acele etmelisin!” Annesinin sesi, kulağına tıpkı bir fırtına gibi çarpıyordu. Elif telaşla masasına döndü, ancak o en sevdiği kalem seti yoktu!
Panik içinde, tüm odasını didik didik aradı, ancak kalem setini bulamadı. Bir an için gözleri dolup boşluğa daldı, sonra hemen odasının kapısına doğru koştu. Anneden özür diledi ve aceleyle okula yollandı.
Okulda, Elif arkadaşlarıyla oynayamadı, kafası sürekli kaybolan kalem setindeydi. Öğle arasında, sınıfta kaldı ve öğretmeni onu kütüphanede bıraktı. Elif, üzgün bir şekilde masal kitaplarını karıştırmaya başladı. Tam da o sırada, bir kitabın arasında parlayan bir ışık fark etti. Gözleri parıldayan bir şeyin altın ışığına çarptı – kalem seti!
Elif şaşkınlık içindeydi. Nasıl olur da kalem seti burada olabilirdi? Kitabı açtı ve içine baktı. İçerideki not, onun için bırakılmıştı. “Sevgili Elif, kaybolmuş bir eşya zaman zaman sana bir sürprizle geri dönebilir. Sakın umudunu kaybetme!”
Elif, sevinçle gülümsedi. Artık kalem setini bulmuştu ve sınıfta kaldığına değmişti. Eve döndüğünde, annesine hikayeyi anlattı ve kalem setini kaybettikten sonra hissettiği umutsuzluktan bahsetti. Annem, “Bazen kaybolan şeyler bize geri döner, umudu asla kaybetmemeliyiz,” dedi.
Elif, o günden sonra, kaybolan her şeyin bir gün geri dönebileceğine ve umudu hiçbir zaman kaybetmemesi gerektiğine dair bir ders almıştı. Ve o günkü macerası, ona kaybolan her şeyin bir gün bulunabileceğini hatırlatan bir hatıra olarak kaldı.
“3. Sınıf Kısa Hikayeler” üzerine 4 yorum