Küçük Bir Aşk Masalı

Küçük Bir Aşk Masalı ile kalbinizi ısıtacak romantik bir yolculuğa çıkın. Sevginin gücünü, fedakarlığı ve sadakati anlatan bu dokunaklı hikaye sizi derinden etkileyecek.

Küçük Bir Aşk Masalı

Bir varmış, bir yokmuş… Uzak diyarlarda, gökkuşağının sonu kadar güzel bir ülkede, küçük bir köy varmış. Bu köy, masmavi gökyüzü, yemyeşil ağaçlar ve rengârenk çiçeklerle dolu bir cenneti andırırmış. İnsanları ise sade, içten ve birbirine sıkı sıkıya bağlıymış. Bu köyde, hayatın akışı, mevsimlerin ritmiyle uyum içinde ilerler; her sabah, kuş cıvıltılarıyla uyanan köy halkı, güneş batarken huzur içinde uykuya dalarmış. Ama bu güzel köyde, henüz kimsenin farkına varmadığı bir sevda filizlenmekteymiş…

Bu köyde yaşayan Elif, hayat dolu, gözleri yıldız gibi parlayan, çalışkan ve neşeli bir genç kızmış. Annesi ve babasıyla birlikte köyün en güzel evlerinden birinde yaşıyor, her sabah erkenden kalkıp tarlalarına gider, ailelerinin geçimini sağlamak için çalışırmış. Elif’in gönlü de, tıpkı çalışkanlığı ve neşesi gibi pırıl pırılmış. Ancak kimse onun kalbinde gizlenen küçük bir sır olduğunu bilmezmiş.

Bir de Ahmet varmış, köyün delikanlıları arasında en gözde olanı. Uzun boylu, kuvvetli yapılı, yardımsever ve dürüst Ahmet, köydeki herkesin sevgisini kazanmış. Babasından kalan küçük çiftlikte çalışır, hayvanlarıyla ilgilenir ve her fırsatta komşularına yardım edermiş. Ne zaman bir düğün olsa, Ahmet’in davul çalıp şarkı söylemesi herkesin neşesini iki katına çıkarırmış. Fakat Ahmet’in de kalbinde, Elif’e karşı beslediği büyük bir sevda varmış. Ancak bu sevdayı dillendirmeye cesareti yokmuş. Çünkü Elif’in gönlünde yer bulup bulamayacağını bilmiyormuş.

Bir gün, köyde büyük bir şenlik düzenlenmiş. Köy meydanı süslenmiş, herkes en güzel kıyafetlerini giymiş. Şenlikte oyunlar oynanmış, yemekler yenmiş, şarkılar söylenmiş. Güneş batmaya yakın, köyün yaşlıları etrafında toplanan gençlere eski zamanlardan masallar anlatmaya başlamış. İşte o anda Ahmet, Elif’i şenlik kalabalığında yalnız yakalamış ve tüm cesaretini toplayarak yanına yaklaşmış.

“Elif,” demiş Ahmet, sesinde titrek bir umut. “Sana bir şey söylemek istiyorum.”

Elif, Ahmet’e dönüp bakmış, onun gözlerinde yanan ışığı fark etmiş. “Ne söyleyeceksin, Ahmet?” diye sormuş nazikçe.

Ahmet derin bir nefes almış, kalbinin atışı hızlanmış. “Seni seviyorum, Elif. Kalbimde sana karşı büyüyen bu sevgiyi daha fazla saklayamayacağımı anladım. Eğer sen de bana karşı aynı hisleri taşıyorsan, hayatımızı birlikte geçirmeyi çok isterim.”

Elif, Ahmet’in sözleri karşısında şaşırmış. Çünkü o da uzun zamandır Ahmet’e karşı derin bir sevgi beslediğini fark etmiş, fakat bunu söylemekten çekinmiş. Gözlerinde hafif bir gülümsemeyle, “Ahmet,” demiş yumuşak bir sesle, “Ben de seni seviyorum. Ama bu sevgiyi itiraf etmeye cesaretim yoktu.”

İkisi de büyük bir mutlulukla birbirlerine bakmışlar. Gökyüzünde yıldızlar parlamaya başlamış, sanki onların sevdasına tanıklık etmek için. El ele tutuşmuşlar ve hayatlarının geri kalanını birlikte geçirmek için söz vermişler.

Köyün şenliği sona erdiğinde, Ahmet ve Elif artık yalnızca iki genç değil, birbirine aşkla bağlanmış bir çiftmiş. Köydeki herkes bu birlikteliği coşkuyla kutlamış. Onların sevgisi, zamanla köyde dillere destan olmuş, her düğünde ve şenlikte anlatılan bir masala dönüşmüş.

Böylece Ahmet ve Elif, sevgi ve sadakatle dolu bir ömür sürmüşler. Ne zaman biri, küçük bir köyde büyük bir sevdanın hikâyesini duymak istese, onlara Ahmet ile Elif’in masalı anlatılmış. Çünkü onların aşkı, gökyüzündeki yıldızlar gibi parıldayan, zamanla daha da güçlenen bir sevdaymış.

İşte böyle, gökkuşağının sonu kadar güzel bir köyde, masmavi gökyüzü altında, küçük bir aşk masalı mutlu sonla bitmiş… Ama bu masal, her seven kalbin içinde hâlâ yaşamaya devam ediyor.

Küçük Prens Masalı

Yorum yapın