3-4 yaş masal oku grubu için uygun masalları keşfedin! Çocuklarınıza eğitici ve eğlenceli masallar okuyun. Masal oku ve miniklerin hayal dünyasına dokunun.
3-4 Yaş Masal Oku: Sihirli Boya Kalemleri
Bir zamanlar, renklerle dolu küçük bir kasabada yaşayan Elif adında bir kız vardı. Elif, resim yapmayı çok severdi. Onun en büyük hayali, günün birinde dünyaca ünlü bir ressam olmaktı. Ne zaman eline bir kağıt alsa, hayal gücüyle dolup taşan renkli dünyalar çizerdi. Ancak, ne kadar uğraşırsa uğraşsın, resimlerinde hayal ettiği canlılık ve büyüyü bir türlü yakalayamazdı.
Bir gün Elif, okuldan dönerken kasabanın eski ve gizemli bir dükkanının önünden geçti. Bu dükkana daha önce hiç dikkat etmemişti. Merakla içeri girdi ve etrafına bakındı. Dükkanın rafları, eski eşyalar ve antikalarla doluydu. Ancak Elif’in dikkatini çeken, tezgahın arkasında duran eski bir kutu oldu. Kutunun üzerinde “Sihirli Boya Kalemleri” yazıyordu. Dükkân sahibi yaşlı adam, Elif’in kutuya olan ilgisini fark etti ve ona yaklaştı.
“Bu kutunun içinde bulunan kalemler, sıradan kalemler değil,” dedi yaşlı adam. “Bu kalemlerle çizdiğin her şey gerçek olur.”
Elif, önce adamın söylediklerine inanmadı, ama yine de kutuyu alıp eve götürmeye karar verdi. Eve döndüğünde hemen kutuyu açtı. İçinde rengârenk boya kalemleri vardı. Elif, bir kağıt alıp ilk çizimini yapmaya başladı. Bir çiçek çizdi. Çizimi bitirir bitirmez, çiçek canlandı ve kağıttan dışarı çıktı! Elif, şaşkınlıkla gözlerine inanamadı. Yaşlı adam doğru söylemişti; bu kalemler gerçekten sihirliydi!
Elif, sihirli kalemlerle bir süre oynadıktan sonra, bu kalemlerin ne kadar büyük bir güç taşıdığını fark etti. Sadece eğlence için değil, aynı zamanda insanlara yardım etmek için de bu kalemleri kullanabileceğini düşündü. Ertesi gün, kasabada bir parkın olduğunu, fakat parkın yıllardır bakımsız kaldığını hatırladı. Parkta çocuklar oyun oynayamıyor, insanlar yürüyüş yapamıyordu. Elif, sihirli kalemlerini alıp parka gitti. Orada, kağıdın üzerine muhteşem bir park çizdi; rengârenk çiçeklerle dolu, oyun alanları olan, tertemiz yolları ve bankları olan bir park.
Çizimini bitirdiğinde, sihirli kalemler yine işini yapmıştı. Çizdiği park canlandı ve herkesin kullanımına açıldı. Kasaba halkı bu yeni parkı gördüğünde çok mutlu oldu ve Elif’e teşekkür ettiler, ama onun bu işin arkasında olduğunu kimse bilmiyordu. Elif, bir süre daha sihirli kalemleriyle kasabanın farklı yerlerinde güzellikler yaratmaya devam etti. Eskiyen binaları yeniledi, kimsesiz hayvanlar için yuvalar yaptı, aç kalan insanlara yiyecekler çizdi.
Ancak bir gün, Elif bir şey fark etti. Sihirli kalemlerle çizdiği şeyler, kalemin sihriyle ortaya çıkıyor ama insanlara gerçek mutluluğu sağlamıyordu. Her şey hazır gelince, insanlar çalışmayı ve çabalamayı unutuyordu. Elif, sihirli kalemlerin gücünü yanlış kullandığını anladı. İnsanların mutluluğu, emeklerinin sonucunda kazandıklarıyla daha kalıcı oluyordu. Bu yüzden, kalemlerini bir kutuya koyup kasabanın en yüksek tepesine gömmeye karar verdi. O günden sonra, Elif kendi çabasıyla yaptığı resimlerle insanlara ilham vermeye devam etti.
Elif, sihirli kalemler olmadan da çok başarılı bir ressam oldu. Onun hikayesi, kasabada dilden dile dolaştı ve herkes Elif’in çalışkanlığı ve yeteneğiyle gurur duydu. Elif, her zaman şunu söyledi: “Gerçek sihir, insanın içindeki emek ve azimdedir.”
3-4 Yaş Masal Oku: Yıldızları Sayan Çocuk
Küçük bir köyde, gökyüzüne hayranlıkla bakan Ali adında bir çocuk yaşardı. Ali, geceleri yatağında yatarken gökyüzündeki yıldızları saymayı çok severdi. Her gece, annesi ona masallar anlatırken, Ali’nin aklı hep gökyüzünde, yıldızlarda olurdu. Annesi de Ali’nin bu sevgisini fark etmiş ve ona yıldızlar hakkında hikayeler anlatmaya başlamıştı.
Bir gece, Ali’nin gözleri kapalıydı ama uykusu bir türlü gelmiyordu. Pencereden dışarı baktı ve gökyüzünün her zamankinden daha parlak olduğunu fark etti. Bu gece yıldızlar adeta dans ediyordu. Ali, hemen penceresini açıp dışarı çıktı. Sessiz köyün sokaklarında yürürken, yıldızlar daha da parlaklaşıyordu. Ali, yıldızların ona bir şeyler anlatmak istediğini hissetti.
Ali, köyün hemen dışındaki tepeye doğru yürümeye başladı. Bu tepe, Ali’nin en sevdiği yerlerden biriydi. Buradan tüm köyü ve gökyüzünü en iyi şekilde görebiliyordu. Tepede durup başını kaldırdığında, yıldızların ona bir yol gösterdiğini fark etti. Yıldızlar, gökyüzünde bir şekil oluşturmuştu ve bu şekil, Ali’nin bilmediği bir haritayı andırıyordu.
Merakla takip etmeye başladı. Her adımında yıldızların daha da parladığını gördü. Uzun bir yürüyüşün ardından, yıldızların ışığı bir noktada yoğunlaştı. Ali, oraya yaklaştığında, yerde parlayan bir taş gördü. Bu taş, diğerlerinden farklıydı; sanki gökten düşmüş bir yıldız gibiydi. Ali, taşı eline aldığında içinde bir sıcaklık hissetti. Bu taşın sihirli olduğunu anladı.
Ali, bu taşı eve götürdü ve annesine gösterdi. Annesi de bu taşı görünce şaşırdı ve ona yıldızlar hakkında daha önce hiç duymadığı bir masal anlattı. Annesinin dediğine göre, bu taş gökyüzündeki bir dilek yıldızından kopmuştu ve bu taşı bulan kişi, bir dilek dileyip gerçekleşmesini sağlayabilirdi.
Ali, taşın büyüsüne inanıyordu ama ne dileyeceğini bir türlü bilemiyordu. Dileğini düşünürken, her gece yıldızları sayarken ne kadar mutlu olduğunu hatırladı. “Keşke bu yıldızlar her zaman böyle parlak kalsa ve herkes bu güzelliği görebilse,” diye düşündü. Ve dileğini etti.
O andan itibaren, köyün gökyüzü her gece daha da parlak oldu. Yıldızlar, Ali’nin dileğiyle sanki sonsuza kadar dans etmeye karar vermişlerdi. Ali’nin hikayesi köyde yayıldı ve insanlar yıldızların büyüsüne inanmaya başladılar. Her gece, herkes gökyüzüne bakıp yıldızların dansını izler ve Ali’nin dileğinin nasıl gerçekleştiğini hatırlardı.
Bu hikaye, sadece gökyüzüne bakarak bile ne kadar büyük hayaller kurulabileceğini ve küçük dileklerin bile dünyayı nasıl değiştirebileceğini gösterdi. Ali’nin yıldızları saydığı o geceler, artık sadece onun değil, tüm köyün unutulmaz anıları arasında yerini aldı.