Rapunzel masalı, altın saçlarıyla bir kulede hapsedilen genç kızın dramatik hikayesini anlatıyor. Prens ile yaşadığı aşk ve özgürlüğe kavuşma mücadelesiyle dolu bu masalı keşfedin.
Rapunzel Masalı
Bir zamanlar, bir ormanın derinliklerinde küçük bir köyde yaşayan mutlu bir çift vardı. Bu çift, uzun yıllar boyunca bir çocukları olmasını dilemişlerdi. Nihayet bir gün, kadının hamile olduğunu öğrendiklerinde sevinçten havalara uçtular. Ancak, kadının hamileliği sırasında çok garip bir istek ortaya çıktı. Kadın, komşularının bahçesinde yetişen, Rapunzel adı verilen özel bir bitkiden yemek istedi.
Kadının isteği öylesine güçlüydü ki, kocası karısının bu isteğini yerine getirebilmek için her gece komşularının bahçesine gizlice girip Rapunzel bitkisini topladı. Ancak bir gece, komşuları olan kötü kalpli cadı tarafından yakalandı. Cadı, adamı bahçesinde yakalayınca öfkeyle bağırdı:
“Bu cesareti nasıl bulursun? Bahçemden çaldığın bu bitkinin bedelini ödeyeceksin!”
Adam, korkudan titreyerek, karısının bu bitkiyi ne kadar çok istediğini ve hamile olduğunu anlattı. Cadı, adamın çaresizliğine acıdı ve ona bir teklifte bulundu:
“Karının sağlıklı bir şekilde doğum yapmasına izin vereceğim ve istediği kadar Rapunzel bitkisi alabilirsin. Ancak doğacak olan çocuğu bana vereceksiniz.”
Adam, bu teklifi çaresizlik içinde kabul etti. Zaman geçti ve kadının bir kız çocuğu oldu. Çocuk doğar doğmaz, cadı onu aldı ve uzaklardaki bir kuleye götürdü. Cadı, çocuğa “Rapunzel” adını verdi ve onu kuleden hiç çıkarmadı.
Yıllar geçti, Rapunzel büyüdü ve dünyanın en güzel kızlarından biri oldu. Saçları altın gibi parlıyor, aşağıya doğru metrelerce uzanıyordu. Cadı, kuleye her geldiğinde Rapunzel’e seslenir ve ona saçlarını aşağı sarkıtmasını söylerdi. Rapunzel’in saçlarını ip gibi kullanarak kuleye tırmanırdı.
Bir gün, genç ve yakışıklı bir prens ormanda dolaşırken Rapunzel’in şarkı söylediğini duydu. Şarkının geldiği yere doğru ilerledi ve kuleden gelen bu güzel sesi duyunca büyülendi. Kuleye çıkmanın bir yolunu aradı, ancak kapıyı bulamayınca geri dönmek zorunda kaldı.
Ertesi gün, prens kuleye yeniden geldi ve cadının Rapunzel’e seslendiğini duydu:
“Rapunzel, Rapunzel, uzat saçlarını!”
Prens, cadının gidişinden sonra aynı sözleri söylemeyi denedi ve Rapunzel saçlarını aşağıya sarkıttı. Prens, Rapunzel’in saçlarına tutunarak yukarıya tırmandı ve onu gördüğünde güzelliği karşısında büyülendi. Rapunzel de prensi görünce çok şaşırdı, ancak zamanla aralarında güçlü bir dostluk ve sonra da aşk gelişti.
Prens, Rapunzel’e özgürlüğünü geri kazandıracağına söz verdi. Her gece gizlice kuleye gelir, Rapunzel ile buluşurdu. Ancak bir gün, cadı bu buluşmaları fark etti ve büyük bir öfkeyle Rapunzel’in güzel saçlarını kesti. Prensi yakalayıp kör etti ve Rapunzel’i de uzak bir çöle sürgün etti.
Aylar boyunca kör olan prens, sevgilisi Rapunzel’i aradı. Sonunda, bir gün Rapunzel’in sesini çölde duydu. Prens, sesin geldiği yere doğru yürüdü ve sonunda sevgilisiyle buluştu. Rapunzel, prense sıkıca sarıldığında gözyaşları prensin gözlerine damladı. Bir mucize gerçekleşti ve prensin gözleri iyileşti, yeniden görebildi.
Rapunzel ve prens, mutlu bir şekilde ülkesine döndü. Orada evlendiler ve hayatlarının sonuna kadar mutlu yaşadılar. Rapunzel’in saçları bir daha hiç o kadar uzun olmasa da, onun ve prensin sevgisi sonsuza dek devam etti.
Ve böylece, Rapunzel’in masalı sonsuza dek mutlu bir sonla sona erdi.
“Rapunzel Masalı: Altın Saçların Ardındaki Sıra Dışı Hikaye” üzerine bir yorum